Türk Dili Küzey Kafkasyada eskiden beri kendine almış bu rolü sonki tarihi devirlerde, yanı XVI – XIX. yüzyıllarda da yürütmüştür. Bu yüzden Altın Ordu Devletinin çöküş devrinde alana çıkmış Türk-Müsülman Devletlerden bahsetmek dogru olur. Onların biri Küzey Kafasyada Kumuk Türkleri alana getiren Kumuk Şavhallar Devletidir (Evlıye Çelebi ona ‘Alıye Şavhalyan Devleti’ der). Bu devlet bir Türk Devletıdir. Timurluların Ak Koyunlular tarafından yenilmesinden sonra 1443.de tarihi sahneye çıkmıştır ve tam 1867.yıla kadar hayatta durmuştur. Amma ne yazık ki Türk Tarih İlıminde bugüne kadar gerektigi yerini almamıştır. Oysa bu Türk Devleti XVI – XIX. Asırlarda Kafkaslarda çok önemli rol oynamıştır. Şurasını belirtelim ki XVI – XVII.yüzyıllar döneminde Kafkaslarda bu Devlet Rus ekspansıyasına karşı durma nıteligindeki tek devlettir. Bu dönemde (1560 -1605) Kazan ve Aştarhan hanlıkları Rusalar tarafından işkal edildikten sonra Kumuk Türkleri Ruslarin 10 seferine karşı durabilmişlerdi. 1578.de Kumuk Şavhallar Devletı (o devırdeki devletbaşkanı Çopan-şavhal) Osmanlı Padişahları ile iyi ilişkiler kurarak Osmanlı İmparatorlugunu bir parçası (Dagıstan vilayeti) olmuştur. 1605.de ise onlar kendilerinin önderliginde bütün dagıstan toplulukları birleştirerek ve Osmanlıların destegini de alarak Solak yakası Karaman savaşında işgalçiı Rus ordusunu yenip zafer kazanmışlardır. Bundan sonra rus tarihçisi Karamzin yazıyor kı Ruslarun izi Kafkaslarda yüz yıllara kadar, yani Deli Petronun seferlerine dek, siliniyor. Şurasını belirtelim ki Kumuk Türklerinin böyle direnişleri olmasaydı Ruslar belki de Kafkasları çok önce işgal edebilerlerdi.
Şimdi konumuza daha yakın geçerek şunu söylemek isterim. Bellirtigimiz tarihi dönemde, yani Kumuk Şavhallar Devleti döneminde, bütün Küzey Kafkasya toplukları bu devletinin Dılı ve Kültürünün bolça artmış etki alanında yaşıyorlar. Eskı Kumuk Türkçesi, yani Çagatay Edebıyet Dilinin (Türki Dili) yerli Küzey Kafkasya variantı dıye adlandırıldıgı, (Güney Kafkaslarda tıpkı Azeri Türkçesi gibi) bir nevı Lingua Franca karakterini alıyor ve Kumuk tili adı altında kendı muhitı dışına da çıkarak Kuzey Kafkasya halkları (Avar, Adıge, Dargi, Lezgi, Tabasaran, Çeçen, v.s.r. ) arasında da faydalandırılarak bir resmi dil olmuştur. Bunların Moskov, Iran ve Osmanlı Devletleri ile XV-XIX asırlarda yapılan bütün yazışmaları bu Eskı Kumuk tilinde olmuştur. Buna ilgili Rus, Osmanli, İran arşivlerinde çok sayida belgeler bulunmaktadır. Demek ki, Kumuk tilı bu sahalarda bir ilerici, integre rolü oynamıştır, Kuzey Kafkasya Topluluklari bu devirlerde bellı kadarda bu dilin aracılıgıyla Türk-musulman, Rus ve Avrupa Kültürlerinin kendilerine mal etmişler, başarılar kazanmışlardır. Ünlü rus orintalisti V. Bartold yazmıştır kı Kafkaslarda Turk Unsurların galib olması bu sahalarda Türk Dil ve Müsülman Kültürünün galib olmsının belli bir simgesidir.
Bu rolü Türk Dilı ve Kültürü Kafkas Elleri Rusıya tarafından işgal edildikten sonra da devam etmiştir. Bunu yeni rus hakimiyeti de iyi tartip ederek kendi faydaların güderek uygulamıştır ve Kakasyaya,da açtırtıgı rus okullarında (Tiflıs, Temir-Han-Şura Novoçerkasski, Stavropol, Georgiyevski, Mozdok, Kızlar) Kafkas Tatar, yani Kumuk Tirkçesini okul programlarına mecburı şekılde sokmuştur. Tabiki hedefleri Türk Dili ve Kültürün geliştirmek degildi karşısına Kafkasya Türklerini Osmanlıların etkisinden etki alanından ayırmaktı. Eskiden bugüne kadar bu hiç degişmeyen bir siyasettir.
19. asrının sonunda XX. asrının başlarında Türk Dili ve Kültürünün Kafkaslardakı etkisi bütün Rusiyada da gibi giderek artmıştı. Ama şurasını belırtelım ki Rusya o devirlerde adil devlet degildi: ama Batı Avrupa koloni devletleri gibi ırkçı da degildi. Türk Müslüman aristokrasisi elbette kumuk asılzadeleri de Rus aristokrasisine bahşedilen imkan ve imtiyazlardan bir ölçüde istifade etti. Egitim gören şehirli ve toprak zengini sınıfların gençleri de hatta birinçilerden daha da başarılı olarak Rusya da içtimai yerlerini aldılar ve bu sınıflar yükselen milliyetçilige katkıçı ve destekçi oldular.
Meselen, Kafkaslarda Azeri Türklerinden sonra en büyük kütleyi oluşturan Kumuk Türkleri de Kırım, Kazan, Azeri Türklerinden etkilenerek bu imtiyazlardan istifade ederek kendi şivesin ve kültürün maarif yolunda gelliştirme çalıştılar. Çok ilginçtir ki Rusya Türkleri bu alanda tatbikat ve usul itibariyle model ülkeyi gecmislerdir; 20. yuzyılın başında Istanbul`daki büyükelçi Zinovyev raporunda; Gasprinski`nin okulları sayesinde Rusya Türklerinin maarifte ilerleme kaydettigini ve Panislamizmin tehlikeli bir akim haline geldigini yaziyordu (АВПР –Архив внешней политики России. Ф.4223. 1910-1911.). 1883 senesinde Bahcesaray`da 12 ogrenciyle tedrisata baslayan ve modern pedagojiyi takip eden okul kisa zamanda Rusya`nin her yanından gelen mollaların modern tarzda egitildikleri bir "daru`l-muallimin" haline geldi (Ismail Gaspirali-TM Yurdu, 7-8. sayilan. Burada 1-sayi 8-23 §ubat 1327-7 Mart 1912).
Bellidir ki 20 yılda bütün Rusya`da % 10-20 okur yazar nüfusa sahip olan bir Türk-Muslüman vilayetler halkı ortaya çıktı. İmparatorlugun ana unsuru Ruslar bu alanda düzey olarak geçilmiçtı. Maarif hareketini ne Rus hukümeti ne de Müsluman vakıflar besliyordu. Ciftçi ve esnafla başlayan bagışlar sonunda Azerbaycan`in petrol milyonerleri Haci Zeynelabidin Tagiyev ve Kazanlı Akcorin (Akcura) gibilerinin zengin katkıları celbetmeye kadar ulaşmiş ve usul-i cedid mektepleri Batı egitimi ve Bati düsunçesini Rusya Müslümanlarına, yükselen Müslüman burjuvazinin destegini getirmiştir.
Böyle bir usuli cadid okuma yazma ogreten az ogretmenli bol talebeli okullar az zaman içinde Kuzey Kafkasya da da Kumukların önderliginde geniş şekilinde yayıldı. Türkçe özellikle Kumukçanın Kuzey Kafkasyada o dönemde yaygın bir rolü vardı. Kumukça dıger Dagıstan Türkçelerine ve Küzey Kafkasya da bulunan Karaçay Türkçesi ile Balkar Türkçesine oranla yazılı edebıyat açısından üstündü. Böyle bir misalı getirelim ki 1916. yıla kadar Dagıstanda ve Küzey Kafkasya da neşredilen basılı 300 kitabın yarısı Kumuk Türçesinde idi Meselen, Avarca – 90, Dargiçe – 30, Lakça – 30, çeçençe ise – 20 kıtap neşredilmişti. Karaçay-Balkar, Nogay Türkçelerinde daha da azdı.
Bu yeni egitim ve yeni kapitalist sınıfın mali destegiyle model Küzey ve Güney Kafkasya Kırım veya Kazan gibi bölgelerde yerel usul-i cedid egitimi, ardından İstanbul, Budapeşte ve Heidelberg, Paris olmuştur. Celal Korkmaz (Kumuk), Ahmet Sayıb Kaplan (Kumuk), Raşid Han Kaplan (Kumuk), Haydar Bammat (Kumuk), Yusuf Akçora (Kazan Tatar), Sadri Maksudi (Tatar), Çobanzade (Krim Tatar), Cafar Krimer (Krim Tatar) gibi onlarca, yüzlerce gençin biyografisinde bunu görmek mümkündür. Ingiliz ve Fransiz somürgelerinin aksine Rusya imparatorlugunun Müslüman gençi 20. yüzyıl başında o imparatorluktan uzaklasmakta, ilmen ve fikren bagimsrzlaşmakta ve dünyayi, Batının kendisinde tanımaktaydi. Şurasini da belirtelim ki modernleşen Tiirkiye (Osmanli imparatorlugu) da bu hayatta bir ara duraktı ve İstanbul`un yuksek okulları da gençlere Garp ve Şarkı verebilmekteydi. Eger Sovyet inkılabı ve Sovyetizmin infiradciligi olmasa dünya ölculerini yakalayan bu gençlik büyük sentezler yapabilecekti. Hem infiradçı Sovyetizm hem de Stalinist aydın soykrımı bu gelişmeyi durdurdu.
Neticede böyle bir Türki modernleşme hareketler iletişim ve matbaayı getirdi. Hem Rusya hem de Kafkasya Türkleri birbirlerini tanıdılar hem de Osmanlı imparatorlugu ve hilafet merkezi ile kültürel ideolojik baglantılarını bu sayede daha iyi koruyup yogunlaştırabildiler.
1917, de Rus inkılabı aşamasında kendı azatlıgı için ayaklanan Küzey ve Güney Kafkasya camıası içinde Azeri, Kumuk, Karaçay, Balkar Türkleri ön safta bulunuyorlardı. Şunu da belıtmek istiyorum. Türklerin Küzey Kafkasya daki önemi yalnız sayıları ile orantılı degildır. Çünkü onlar seviye ve uygarlık açısından halkın gelişmiş bir bölümünü oluşturur. Avrupa kültürü ile daha evvel (XVI. asırlardan beri) temasa gelmiş olan ve Dagıstan kabilelerinden digerlerine nisbetle dahha evvel ve büyük ölçüde aydınlnar grubu ve devlet adamları yetiştiren Azeri, Kumuk, Karaçay, Balkar Türkleri Kafkas Ellerinde ve onların çevrelerinde öncü bir rol oynamışlardır. Buna ilgili belirtelim ki Kafkaslarda birinci Türk Üniversitesi ilk olarak Dagıstan vilayetinin baş şehri Temir-Han-Şurada 1917 de açıldıgı bir tesadüf eseri sayılmaz. Birinci Türk dergisi Tan Çolpan ve Musavat Zaman gazeteleri Kumuk Türkçesinde 1917.yılınnın nisan ayında neşredile başlamıştır. Ek olarak Kumukça tüm Dagıstanda ortak bir dil olarak ılan edilmiştir. Küzey Kafkasyada 1918.de vuku bulan milli kurultaylarında da Kumuk Türkçesi bütün Küzey Kafkasya için birleştiriçi ortak bir dil olarak kabul edildigini belirtmek gerekdir.
Sovyetler döneminde de 1923.de Kumuk Türk Dili Dagıstanda devlet dili olarak tasdık edilmiştir. Yeni devlet okulların dilı Turkçe oldu. Dagıstanda Yoldaş: Dagıstan fukarası, Maarıf yolu adlarıyla türkçe gazeteler ve dergiler çıkmaya başlamıştı. Meselen, 1922.de basım hayatına başlıyan bizim Yoldaş gazetemiz o dönemki tirajı 35-40 bini aşmıştı ve yalnız Türkler için degil sayıları 30-a ulaşan Dagıstan kavimleri arasında ve kumuklara soydaşlar olan Karaçay, Balkar, Nogay Türkleri arasında da yayılmakdaydı… O dönemde Dagıstan her yönden bir lıder ülke olmuştur ve onun çerçevesinde diger Küzey Kafkasya Cumhuriyetleri de birleşmiştir. Bu egilimleri hisaba alarak ünlü proffesor Bekir Çobanzade o dönemde Kumuk Tirkçesinin Kuzey Kafkasyadaki birleştitici rolü hakında yazmıştır ki eger böyle bir gelişme uzatılabılırse parlak gelecegi hazırlıyacaktı ve bu bölgede tümu türkçe konuşan yenı bir siyasi millet yaratılmak mümkündü.
Ama 20. özellkle de 30.yıllarının sonuna Stalinin diktaturasınn nedeniyle milli siyaset toplum hayat, sosyo-kültürel durumlar degiştirildi ve bundan evvelgı ilerleyici gelişmeler durduruldu. Bunun karşısına Rus Dili ve Kültürünün rolü bolca artmıştır.
Şümdi günümüzdeki objektif durumlardan bahsdersek şurasını söylemek gerekiyor. Devlet tarafından alınan bütün çarelere tedbirlere ragmen Türk Dili ve Kültürünün rolü oldukça azalmakta oluyor. Umumi aldıgımızda Türk Kültürü ve Dilın günümüzdeki durumları bunalımlı gelişmeler aşamasında dıyebiliriz. Meselen Türk Kültürü ve Dili Dagıstanda zayıplaşma egilimi göstermekte. Kumuk Türklerinin yüzde 50 şehirlerde yaşamakta: çok milletli şehir şartlarında Kumuk Türkçesini geliştirmek çok zordur. Bu nedenle gençlerimizin Kumukça bilenlerin oranı giderek düşmekte. Köylülerrimiz de kumukçayı yalnız ilk okullarda ögrenebilirler. Yoldaş gazetemizin bugünkü umumi tirajı — 5500 tanedir. 20-25 yıl önce ise – 15 bın idi. Eger durumlar acele şekilde degiştirilmezse kültürümüzün ve dilimizn geleceki bozuktur. Aydınlarımızın fikrince Dagıstan Parlamentosuda Ana dillere ilgili bir Kanun Yasasi kabul edilmelidir. Böyle bir kanun projesi de hazırlanmıştır ama ona göre de oldukça büyük seviyede ruslaçtırılan dagıstan toplumlarında hemfikirlik yoktur. Gelecek için de Rus ve İngiliz Dilleri itibarlı sayılır. Bilim adamlarımızın bazileri azsayılı dagıstan toplulukları ‘krizisli ethnoslar’ kabul ederler.
Kurultayımız Türk Dili ve Kültürü için hayırlı olması dilegiyle hepinize saygılar sunuyorum.